ÜLKÜCÜ ŞEHİT
RUHİ KILIÇKIRAN
ÜLKÜCÜ HAREKETİN İLK ŞEHİDİ
ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 04 OCAK 1968
ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: ANKARA
DOĞDUĞU YER: OSMANİYE
MESLEĞİ:ÖĞRENCİ
22 yaşındaydı. Osmaniye’nin Rizaiye Mahallesnide
dünyaya geldi. çocuk yaşta babası Ömer efendiyi kaybetti ve annesi Münire
hanım tarafından yetiştirildi. İlk ve orta tahsilini Osmaniye'de tamamladıktan
sonra 1966 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne kaydoldu. Okulda
ve kaldığı Site Talebe Yurdu'nda kendisini sevdirdi ve saydırdı. Çok büyük bir
ikna kabiliyetine sahip olan ve davranışlarıyla çevresine örnek olan Ruhi
KILIÇKIRAN; bir ruh disiplini ve mücadelede dürüstlük kaynağı olarak kabul
ettiği sporun birçok dallarında başarı göstermişti.
Çok küçük yaşlarda babasını kaybeden şehidimiz,
ağabeyi Hüseyin'le beraber hayat kavgasına başlıyordu. Henüz ilkokulda iken
tatillerde simit satarak ailesine katkıda bulunmaya çalışıyordu. Ortaokul ve
lise dönemlerinde de bu böyle oluyordu. Soğuk, sıcak, uykusuzluk demeden, gece
gündüz anasına ve ailesine yardımcı olma mücadelesi veriyordu. Lisede iken
katıldığı bir müsamerede öğretmeni şiir okuması için Ruhi'ye görev veriyordu.
Ruhi mahcup, Ruhi sıkıntılıydı, çünkü müsamere için giyeceği bir ceketi o gün
için ödünç alıyordu. Şiir okurken onun mahcubiyetini yaşıyordu ama onun maddî
yoksulluğunca büyüyen ve doruğa ulaşan bir manevi zenginliği vardı. Hakka
hizmet yolunda haksızlıklarla mücadeleyi o dönemlerde yüreğine emziriyordu.
İlahiyat Fakültesi'ni kazanıp Ankara'ya gittiğinde
geride gözü yaşlı bir aile bırakıyordu. Ankara'da okuluna kayıt yaptırdıktan
sonra Site Öğrenci Yurdu'na yerleşti. Fakir bir ailenin çocuğu idi. Maddî
yönden büyük sıkıntılar yaşıyordu... Abisi Hüseyin harçlık gönderiyordu. Ama
ailenin geçimi de onun üzerinde olduğu için gerekli şekilde yardımcı
olamıyordu. Bundan dolayı, Ruhi abisine ihtiyacının olduğu dönemlerde bile
yardımcı olması için talepte bulunmuyordu.
İşte bu dönemlerde şehidimiz sanki açlık orucuna
giriyordu, ama yine de bu sıkıntısını ailesine belli etmemeye çalışıyor ve
yazdığı mektuplarda daima iyi olduğunu ifade ediyordu. Öyle zor anlar yaşıyordu
ki yol parasından iktisat edebilmek için, dini bayramları bile anacığından ve
ailesinden ayrı yaşamak zorunda kalıyordu. 1967 yılının Kurban Bayramı'nda
gönderdiği fotoğrafın arkasına şöyle bir not düşüyordu: "Bensiz geçen
Kurban Bayramınızı kutlar ellerinizden saygıyla öperim..."
Ülkücü hareketin ilk serpildiği yıllardı. Ve Ruhi’de
ilk öncülerindendi.
OLAY GÜNÜ:
Bir iftar sonrası Site Yurdu kantini ve mukaddes
değerlere açıkça saldırı yapan bir topluluk. Ruhi yemeğini bitiriyor ve
iftarını açmanın manevi hazzı ile duasını ediyor, ama kantinde bulunan hain
zihniyetli güruh sözlü ithamlarına devam ediyor. Bunun üzerine Ruhi yanına boş
bir sandalye çekerek, Türk insanının mukaddes bildiği değerleri tahkir ve
tezyif etmemelerini söyleyerek, onları bu konuda oturup konuşmaya davet ediyor.
Bu davetin karşılığı olarak hain gurubun elebaşısı, Allah (c.c) ve dini
kastederek "olmayan şeylerin tartışmasını mı yapacağız" diyor ve
kutsal değerlere küfrünü daha da artırıyor. Ruhi küfrü geri alması uyarısında
bulunuyor. Ama o küstah hakaretlerini daha da artırıyor. Bunun üzerine Ruhi'nin
yumruğu ile yere yıkılıyor. İşte bu andan itibaren, ihanet sürüsü hep birden
Ruhi'nin üzerine saldırıyorlar. Bir tabancadan çıkan ölümün sesine,
"Yandım Allah!" sesi katılıyor. Kantin duvarında yankılanıyordu. Bu
ses dalga, dalga Anadolu'yu sarıyordu. Allah (c.c) sevdalısı bir çeri
Allahsızlarca kurşunlanıyordu. " Ağır yaralanan Ülküdaşımız, hastaneye kaldırıldı.
Bütün çabalara rağmen 04 Ocak 1968 akşam saat 20,00 sıralarında şehit oldu.
ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM