25 Ekim 2021 Pazartesi

YAVİ KATLİAMI

 



ANMA:

25 EKİM

YAVİ KATLİAMININ YIL DÖNÜMÜ.

MARKSİST-KOMÜNİST FAŞİST ÖRGÜT PKK; NAMERTÇE, KAHPECE EYLEMLERİNE BİR EYLEM DAHA KATIYORDU. DÜŞMAN OLMANIN BİLE MERTÇE DURUŞUNDAN YOKSUN OLAN BU KAHPE EVLATLARI, SİLAHSIZ, MASUM VATANDAŞLARA ACIMASIZCA KIYMAKTAN ASLA İPTİNA ETMEMİŞLERDİR. EHH. BUDA ONLARIN NASIL BİR CİBİLİYETE SAHİP OLDUKLARININ GÖSTERGESİDİR.

BU VE BUNA BENZER KATLİAMLARI GERÇEKLEŞTİREN, MAŞA TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUPLARINI VE ONLARIN PATRONLARINI KINIYOR, ALLAH’IN KAHHAR İSMİYLE KAHRETMESİNİ DİLİYORUM.

BİZ UNUTMADIK YAVİ KATLİAMINI, UNUTMAYACAĞIZDA…

25 EKİM 1993 GÜNÜ SAAT 19.30 SIRALARINDA YAŞLARI 20-25 ARASINDA DEĞİŞEN VE GASP ETTİKLERİ KAMYONETLE YAVİ'YE GELEN PKK'LI GRUP TELEVİZYON HABERLERİNİ SEYRETMEK İÇİN KAHVEHANEDE TOPLANAN İNSANLARA YAYLIM ATEŞİ AÇTI. SALDIRIDA 38 KİŞİ ÖLDÜ, 50 CİVARINDA KİŞİ YARALANDI. KATLİAMDAN KURTULAN NECMİ KÖSE VE KÖKSAL AKTAŞ; KÖYE JANDARMA GELDİĞİNİ VE KİMLİK KONTROLÜ YAPILACAĞININ SÖYLENDİĞİNİ VE DIŞARI ÇIKTIKLARINI, DAHA SONRA JANDARMA KILIĞINDAKİ PKK'LILARIN ÜZERLERİNE ATEŞ AÇMAYA BAŞLADIĞINI BELİRTTİ. ABDULLAH DUMAN VE RECEP DURSUNOĞLU'NA GÖRE İSE, KAMYONLA GELEN ASKER KIYAFETLİ 4 KİŞİ KAHVEHANEYE GELDİ VE VATANDAŞLAR ONLARA ÇAY İKRAM ETTİ. BU 4 KİŞİ DAHA SONRA KÖYDEKİ DİĞER GENÇLERİ DE KAHVEYE ÇAĞRILMASINI İSTEDİ. ONLARIN DA GELMESİNİN ARDINDAN "BİZ PKK'LIYIZ, BURASI DA KÜRDİSTAN TOPRAKLARI" DİYEREK YAYLIM ATEŞİ AÇTILAR VE OLAY YERİNİ TERK ETTİLER.

Yunus Buğra Yılmaz

24 Ekim 2021 Pazar

DURMUŞ HOCAOĞLU


 

ANMA:

23 EKİM (2010) GÜNÜ VEFAT EDEN,
ÇOK DEĞERLİ DÜŞÜNÜR, YAZAR
DURMUŞ HOCAOĞLU'NU
HAYIR VE DUALARLA YAD EDİYORUM
Kısa Özgeçmiş
1948 yılında Bayburt'ta dünyaya gelen Durmuş Hocaoğlu 1974 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Elektrik Mühendisi olarak mezun oldu.
1982 yılında mühendislik mesleğini terketti ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Fizik Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak girdi. O tarihten sonra Felsefe'de master ve doktora yaptı, Fizik'te ise master yaptı, doktorasını tez aşamasında bıraktı.
1983 yılında İstanbul Üniversitesi'nde başladığı felsefe kariyerinde önce 1986'da "Descartes'ın Fizik Anlayışı" isimli tezi ile yüksek lisansını, 1994'te "Türk-İslâm Düşünce Tarihinde ve Modern Fizik'de Kozmos" isimli tezi ile doktorasını ve 1986'da ise Marmara Üniversitesi'nde "Tekil Lineer Sistemler İçin Geliştirilen Bir Transformasyonun Yorumu Üzerine" isimli tezi ile fizik yüksek lisansını tamamladı.
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yapan ve mültidisipliner bir akademik çalışma kariyeri bulunan Hocaoğlu'nun çalışma alanları Fizik Felsefesi, Bilim Felsefesi, Tarih ve Siyaset Felsefesi olup, muhtelif dergilerde Elektrik Mühendisliği ve Fizik gibi teknik konular yanında Bilim ve Fizik Felsefesi, Tarih Felsefesi, Siyaset Felsefesi, Din ve Laiklik v.b. konularda makaleler kaleme almış; ayrıca, muhtelif akademik toplantılara tebliğler sunmuş ve tebliğ kritikçikliği yapmış, birçok gazete ve dergide sürekli yazarlık yapmıştır. Yayınlanmış üç kitabı bulunmaktadır.

ÜLKÜCÜ ŞEHİT AYHAN İNAL

 


ÜLKÜCÜ ŞEHİT AYHAN İNAL

ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 24 EKİM 1979

ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: ORDU

DOĞDUĞU YER: ORDU-FATSA İLÇESİ-YENİYURT KÖYÜ

20 yaşındaydı.  Ailece Ülkücüydüler. Fatsa'nın ilk şehidi olan Mahmut Can'ın katledilmesine şahit olmuş ve tehditlere maruz kalmıştı.

Olay günü:

Ülküdaşımız komünist canileri açığa çıkarmak için ölümü göze alarak şahitlik yapmaya karar vermişti. Şahitlik etmesi üzerine komünistlerin boy hedefi haline gelen Ülküdaşımız, olay günü Kumru Taksi İşletmesi'nin yazıhanesinde oturduğu bir sırada, altı komünist militan tarafından silah zoruyla götürüldüğü Şerefiye Mahallesi’nde bulunan bir fındık bahçesinde kurşunlanarak şehit edildi.

ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ, RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL

ÜLKÜCÜ ŞEHİT ŞERAFETTİN KARCI

 




ÜLKÜCÜ ŞEHİT ŞERAFETTİN KARCI

ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 24 EKİM 1979

ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: ESKİŞEHİR

DOĞDUĞU YER: NİĞDE- KOYUNLU KASABASI

24 yaşındaydı. Ailece Tokat’a taşınmışlardı. 7 kardeşin beşincisiydi. Eskişehir Üniversitesinde okuyordu. Tokat Ülkü Ocaklarında da görevliydi. Aynı zamanda fakülte başkanıydı.

OLAY GÜNÜ:

Eğitim özgürlüğünü engellemek iddiasıyla bir-iki ay tutuklu kaldığı Eskişehir Cezaevi’nden bir gün önce tahliye olmuş, kendisine kurulan pusudan habersiz, sınavına girmek için okuluna gitmişti.
Sınavına giremeden, okul ile yurt binaları arasında, komünist militanların silâhlarından çıkan bir kuşunla kalbinden vurularak şehit düştü.

ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ, RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL MESAJDAN YAZSIN. TEŞEKKÜRLER.

ÜLKÜCÜ ŞEHİT TAMER ÖZDEMİR

 




ÜLKÜCÜ ŞEHİT TAMER ÖZDEMİR

ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 24 EKİM 1979

ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: İSTANBUL

DOĞDUĞU YER: ÇANAKKALE

MESLEĞİ:GAZETECİ-MUHABİR

1951 yılında dünyaya geldi. Evliydi. Kozyatağı’nda ikamet ediyordu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü mezunuydu. Tercüman Gazetesi’nde muhabir olarak çalışıyordu. MHP  İlçesi üyesiydi. Evliydi.

OLAY GÜNÜ:

Kozyatağı Şemsettin Günaltay Caddesi’ndeki evinde 29 Ekim gecesi solcu olan kardeşiyle aralarında çıkan siyasi tartışma sonucu kardeşi tarafından bıçaklanarak ağır yaralanmış kaldırıldığı Haydarpaşa Gögüs Cerrahisi Kliniği’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit düştü. Cenazesi Anadoluhisarı Mezarlığı’nda toprağa verildi. (kaynak: Seyfettin Ata Aslan)

ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

24 EKİM GÜNÜ ŞEHİT OLAN ÜLKÜCÜLER

 

24 EKİM GÜNÜ ŞEHİT OLAN ÜLKÜCÜLER

24 EKİM: ŞEHİTLİĞİNİN YIL DÖNÜMÜ SEBEBİYLE AŞAĞIDA İSİMLERİNİ YAZMIŞ OLDUĞUM ÜLKÜDAŞLARIMA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

---BU BİR SAĞ-SOL ÇATIŞMASI- KARŞIT GÖRÜŞ KAVGASI DEĞİLDİ. BU TÜRK MİLLETİNİN VAROLUŞ MÜCADELESİ- HAK İLE BATILIN SAVAŞIYDI. DOĞRUDAN TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİN İLGİLENDİREN BİR MÜCADELEYDİ.---

(Not: yanında yazdığım iller şehit olduğu yerdir. Doğduğu memleket değildir. Açıklamalı paylaşımımda doğum yerlerini de veriyorum.)

 

·         ŞERAFETİN KARCI-24 EKİM 1979-ESKİŞEHİR

·         AYHAN İNAL-24 EKİM 1979-ORDU

·         TAMER ÖZDEMİR-24 EKİM 1979-İSTANBUL

23 Ekim 2021 Cumartesi

BUGÜN VEFAT ETMİŞ OLAN HASAN GİZLİ ABİMDEN





 BUGÜN VEFAT ETMİŞ OLAN HASAN GİZLİ ABİMDEN

ERZURUM İLE İLGİLİ BİR YAZI.
1990'lı yıllardı...Belki 1993, belki 1995.TRT Erzurum Bölge Müdürlüğünde muhabir olarak görev yapıyordum.Kış günü, gece boyunca karlar yağmıştı ama sonra yağış kesildi.Günlerden Cuma, güneş pırıl pırıl, çok tatlı bir hava...TRT'nin yakınlarındaki Köşk Camiine gitmek için çıktık, Cuma namazını kılmak üzere...Camiye geldik ama çok kalabalık ve insanlar dışarıya taşmış.Namaz kılacak yer yok, caminin bahçesi zaten küçük ve işin kötüsü organizasyon yok. Herkes başının çaresine bakmaya başladı.Erzurumluların bazıları tedbirli, ellerinde kartonla gelenler var.Vakit kısıtlı, az sonra hoca ezanı okuyacak...Biraz asap bozucu bir durum...Bir çatı altı yok, karın temizlendiği bir mekan yok, olsa da serip üzerinde namaz kılacağım birşeyim yok.İnancın güzelliğini yaşayacağım, ihlas ve huşu ile Allaha yöneleceğim ama ...İçimden Erzurumlulara, cami görevlilerine,kolayca basit tedbirler alabilecek ve bütün gün vakit namazlarını o camide kılan cemaate, basit bir organizasyonu gerçekleştirmekten aciz insanımıza kızıyorum...Artık huşu ile namaz yok, duygularım şöyle: (Madem camiye geldim, görevimi yapıp gideyim) Basit ve anlamsız bir öfke... Tam bu sırada cami avlusundaki bir bank gözüme çarptı.Pek sağlam olmadığı belli, üzeri karla kaplı ve bazı tahtaları eksik...Dişleri kırık tarak gibi ama eh artık ne yapalım...! Üzerine çıkıp cambazlık yapacağız, millet bu çözüme gülebilir, bazı bakışların üzerimde olduğunu hissediyorum. Aslında komik, bankın üzerine adeta tüneyerek namaz kılacağım.Bank, caddeden camiye çıkan üç- beş basamaklı ve oldukça dar bir merdivenin ahçeye ulaştığı yerde...Merdivende, orta taraflarında bir kadın var, hiç sesini çıkarmadan oturmuş.Ehram var üzerinde, hiçbir yeri gözükmüyor, öz anası görse tanıyacak değil...öylesine kapalı...başı önüne eğik.Dışarıda sadece dilenen bir el, daha doğrusu gelecek sadakayı bekleyen parmaklar var....Bankın üzerindeki karları kolayca temizledim.Ancak rutubet tahtalara işlemiş durumda...
(Yarabbi, inşallah düşmeden bu işi tamamlarım) diye içimden dua ediyorum çünkü bank tam olarak sabit değil, belki de tahtaların eksikliğinden dolayı biraz sallanıyor.Yani Erzurum tabiriyle 'möhkem' değil.Bir de tahtalara işlemiş rutubet...Üzerine çıktım ve daha niyet etmeden, namaza başlamadan, bir el bana doğru uzandı; yelek uzattı, merdivendeki insan...(Ağabeyi, al an buni ser.) Bir genç kız sesi...Aman Allahım...! Aman yarabbi ! Bu nasıl bir incelik, bu nasıl bir zerafet, bu nasıl bir yüce davranış, bu nice bir insanlıktır...Aman yarabbi, tövbe yarabbi...Duygularım zirvede, orada düşüp ölsem gücüme gitmez, ağlayacağım...Olmaz, millet yanlış anlar.Böylesine asil ve yürekten bir davranış, meleklerin bile aklına gelmez.Evet bu cümleyi beğendim, böylesine asil bir davranış, meleklerin bile aklına gelmez.Ehramın altında, sırtına giydiği, elde örülmüş gri, yün (kolsuz) yeleği bana seccade yapmam için verdi, uzattı.Utandım, alamadım (Abla sağol, hallettim.) dedim, bilinçsizce...('Abla' kelimesi, yaşından ötürü değil, saygımdan kullandığım bir kelimedir.) Bu nasıl rikkatli bir yürek, bu ne müşfik bir davranış...Benim anlayışıma göre, 'Erzurum bir sevdadır.' Nesi sevilir, dile getiremezsin, anlatamazsın.Bir duygudur, aşktır, anlatılmaz, yaşanır...İçimde barındırdığım kızgınlıktan, bazı kötü duygularımdan utandım, o kızın hareketiyle karşılaşınca...Benim durumum iyiydi, yüklü bir maaşım vardı, içimde bunca kötülükler barındırırken o dilenmeye muhtaç kız böyle davrandı ve utandım; yapmadığım, insanlardan esirgediğim iyiliklerden utandım...Yarabbi ne güzellikler yaratmışsın.Erzurum, işte o kızdı...Asaletin en küçük bir davranışla bile dışarıya yansıtılacağı, zerafet ve güzelliğin maddi imkanlarla olmayacağını gördüm, öğrendim.Erzurumlu Abla, bastığın toprağı öpüyorum.

ÜLKÜCÜ ŞEHİT HİKMET YILDIRIM

 


ÜLKÜCÜ ŞEHİT HİKMET YILDIRIM

ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 23 EKİM 1978

ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: ARTVİN

DOĞDUĞU YER: ARTVİN-MURGUL İLÇESİ EREN KÖYÜ.

17 yaşındaydı. Göktaş lisesinde okuyordu. Ülkücü olduğu için sürgün edildi. Rize fındıklı lisesine gitti. Burada da bıçaklanarak saldırıya uğradı. Tekrar geri Göktaş lisesine döndü.

Olay günü:

Okul komünistler tarafından işgal edilmişti. Ülkücüleri okula sokmuyorlardı. Hikmet okula giremeyeceğini anlayınca evine dönmek istedi. Devrimci-komünistler yolda önünü kestiler. Kalabalıktılar. Hikmet kaçarken sırtından kurşunlandı. Yere düştü. Yaralıydı. Kudurmuşlardı komünist köpekler. Hikmet yerde yatarken tekrar tekrar kurşunladılar gencecik bedeni. Orada şehit oldu Hikmet.

ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ, RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL MESAJDAN YAZSIN. TEŞEKKÜRLER.

23 EKİM GÜNÜ ŞEHİT OLAN ÜLKÜCÜLER

 

23 EKİM GÜNÜ ŞEHİT OLAN ÜLKÜCÜLER

23 EKİM: ŞEHİTLİĞİNİN YIL DÖNÜMÜ SEBEBİYLE AŞAĞIDA İSİMLERİNİ YAZMIŞ OLDUĞUM ÜLKÜDAŞLARIMA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.

---BU BİR SAĞ-SOL ÇATIŞMASI- KARŞIT GÖRÜŞ KAVGASI DEĞİLDİ. BU TÜRK MİLLETİNİN VAROLUŞ MÜCADELESİ- HAK İLE BATILIN SAVAŞIYDI. DOĞRUDAN TÜRK MİLLETİNİ VE DEVLETİN İLGİLENDİREN BİR MÜCADELEYDİ.---

(Not: yanında yazdığım iller şehit olduğu yerdir. Doğduğu memleket değildir. Açıklamalı paylaşımımda doğum yerlerini de veriyorum.)

 

1-       HİKMET YILDIRIM-23 EKİM 1978-ARTVİN